Eğitim İçin

 Çocuklarımıza değer verelim. Onların problemlerini ciddiyetle karşılayalım. Gerektiği yerde azarlayıp gerektiği yerde destek verelim. Ne gerçeklikten uzaklaştıracak poh pohlamalarla şımartalım ne de gerçek dışı zorlukların varlığına inandırarak hayata küsmelerine neden olalım. Ancak çocuklarımıza ve gençlerimize gerekli ilgiyi gösterirsek toplum huzur ve refah içerisinde yaşayacaktır. Yalan söylememeyi, insanlara karşı iyi davranmayı, riyakarlık etmenin zararlarından bahsederken kendimizde tutarlı olalım. Olmadığımız zaman çocuk ilk başta bu durumu şaşkınlık ile karşılayacak daha sonra ise bu tavsiyeyi veren kişiye karşı saygısını yitirecektir. Bundan sonra da iyilik ve kötülük hakkında söylenen sözleri önemsemeyip başıboş bir şekilde savrulacaktır. Eğer toplumun bu seviye de oluşuna bir suçlu arayacaksak, gözlerimizi, çocukların ve gençlerin eğitiminden sorumlu olan kişilere çevirmeliyiz. 



Bu hayatta herkes bir eğitimci ve aynı zamanda bir öğrencidir. Her zaman öğrenmeye ve öğretmeye açık olmalı. Eğitim konusunda yapılacak fedakarlıklardan kaçınmamalıyız. Elbette eğitim payını en çok alan kesim, yaşını başını almış, hayat tecrübeleriyle yoğrulmuş yaşlılarımıza düşmektedir. Fakat gerçek şu ki: artık ülkemizin ahlaki seviyesi kanser hastalığına yakalanmış bir insanın durumuna benzemektedir. Kanserin çözümü henüz bulunmamasına karşın ülkemizin geldiği bu ahlaki bozukluk seviyesinin tedavisi bellidir. Öyle ki kanserle mücadele ederken doktorlar, hastaya ve hasta yakınlarına tam bir seferberlik hali ilan ederler. Çünkü atlatması çok zor bir hastalıktır. Hastanın morali, yediği içtiği yemekler, okuduğu kitaplar, katıldığı arkadaş ortamına kadar her türlü psikolojik ve fiziksel durumları kontrol altına alınmalıdır. Bunun için de hem hastadan hem de çevresinden özverili bir şekilde fedakarlık yapması beklenir. Bugün ülkemizin durumunu iyileştirebilmemiz için de aynı durum söz konusudur. Bizlerin bu toplumun eğitimine katkıda bulunabilmek için gerçekten de büyük fedakarlıklar yapmamız gerekir. Öğretmeninden tutun da askeriyedeki subayına kadar, marketteki tezgahtarı tutunda otobüs şoförüne kadar hepimiz olağanüstü hal ilan edip eğitim konusunda büyük fedakarlıklar göstermemiz gerekir. Biliyorum birçoğumuzun aklında bu düzeni değiştiremeyiz, bu düzen böyle gelmiş böyle gider, kötü insanlar çoğunlukta onlarla mücadele etmek mümkün değil gibi düşünceler var fakat bu düşüncelerin ne bireysel olarak kendimize ne de toplumu iyileştirme anlamında bir katkı sağlamadığı açık bir gerçektir. Ayşe, Fatma, Ali, Ahmet sizlere sesleniyorum sen, ben, o elini taşın altına koymazsa nasıl huzur içerisinde bu güzel topraklarda yaşayacağız? Bırakın düzeni değiştiremiyorsak, hatta çevremizdeki insanları dahi etkileyemiyorsak en azından kendi hayatımızı değiştirmiş oluruz. Ve inanın bu güzelliği, Türk halkı hak ediyor. Bizim geçmişimiz, mütevaziliğin ön plana çıktığı yardımlaşmanın, birbirine destek vermenin, çocuklara ve gençlere doğru eğitim vermenin, doğru ticaretin, güzel ahlakın örnekleriyle dolu. Yunus Emre'nin, Hacı Bektaşı-Velinin, Mevlana'nın yetiştiği hatta yetiştirdiği bu topraklarda özümüze dönmeyi arzuluyoruz. "Komşu komşunun külüne muhtaçtır." felsefimizden komşumuzun adını, ismini, cismini bilmediğimiz hatta bilmeye bile artık gerek duymadığımız düşüncelere evrildik. Bireyselleşiyoruz her gün daha çok yalnızlaşıyoruz ama içimizde yalnız kalamıyoruz sürekli dost edinemediğimiz, yardım edip yardım görmediğimiz, dertlerini sevinçlerini paylaşamadığımız insanlarla yarış halindeyiz. Bireyselleşmeyi ne yazık ki yanlış anladık. Hiçbirimizin bu durumdan memnun olduğuna inanmıyorum. Sürekli yarış içerisinde sürekli gelecek kaygısı yaşayıp kör olan insanın ben mutluyum ben huzurluyum demesine inanmıyorum. Bunun böyle gitmesini istemiyorum. Sizler de istemeyin. Hiçbir iyiliği ve hiçbir topluma katkıyı küçük görmeden yaşlısı, yetişkini, subayı, öğretmeni, şoförü, yöneticisi, mühendisi demeden eğitim için önce kendimiz için daha sonra da çocuklarımıza güzel bir eğitim sunmak için çaba göstermeliyiz. Bunu nasıl yapacağımızı bilmiyorsak bilen kişilerden yardım isteyelim. Yeter ki isteyelim. Bu toplumun düzelmesinde elbet bir yol bulunacaktır. Gençlerimizin, çocuklarımızın bizlere ihtiyacı var. Bizim de onlara. Lütfen gözlerimizi kapatmaya devam etmeyelim...

Yorumlar