Neyse Yauv

 Nihilist düşüncenin etkisiyle kavrulduğumuz bu günlerde gönüllere iyi gelecek iki kelam duymaya açız. Öyle bir açlık ki bu, çölde su arayan kişi bizi görse halimize acır, kendi derdini unutur. Öyle ya kendi derdimizden ne zaman büyük bir dert görsek, halimize şükür eder hani biraz da empati yapabiliyorsak, karşı tarafa acırız. Gönlümüze iyi gelen sözleri söyleyecek kimse yok deriz, ama asla iki güzel kelime söylemeyiz. Kafayı yemiş, deli danalar gibi özgürlük diye tutturmuşuz. Açın okuyun nolur özgürlük düşüncesiyle ortaya çıkan ve toplumu etkisi altına alan o BÜYÜK düşünür Nietzsche'nin kitaplarını. Okuyun okuyun ki en azından etkisi altında olduğunuz o kişiyi anlayın. Hangi gerekçelere dayandırmış ya da özgürlük karşılığında ödediğimiz bedelin ne olduğunu... Hayır olmaz, biz, anlamadan bilmeden özgürlüğü savunanlardanız. Niye? Çünkü öyle. Acıma duygusunu ve utanma duygusunu, sözde anlamadığımız özgürlük kelimesine sattığımız doğru. Popülerlik kazanmak için özgürce video çekip, buna da ben özgürüm, istediğimi yaparım diyenlere sözüm: neden özgürlüğü savunanlar, popülerlik için çabalıyor. Hayır ben popülerlik için çabalamıyorum, ben sadece yapmak istediğim şeyi yapıyorum. Buna bağımsız olarak da istemeden popüler oluyorum. Aynen aynen. O zaman özgürlüğü savunan kişilerin bir çoğunun yapmak istediği şeylerin ortak paydası neden popülerlik? Özgürlüğünüzü gösterebilmenin tek yolu bu mu? Yok yok gerçekten özgürlüğün ne olduğunu bilmiyorsunuz. Dışardan, toplumda değerli hissetmek için özgürlüğünüzü satan biri gibi görünüyorsunuz. Hiç gocunmayın. Toplum size elbette değer veriyor. Sadece ekranda. Short videoları kadar kısa. Sonra, tık başka bir video bir 5 saniyeliğine oo dedirttirebiliyorsunuz. Sonra mı? Sonra akıllarınıza bile gelmiyorsunuz. Ama bu kadar değer bile yeter size. Çünkü gerçek değer veren biri hiç olmamış ki hayatınızda. Değerin, bu 5 saniyelik versiyonundan ibaret sanıyorsunuz. Bu halimize acımamak elde değil. Sevgiden, değerden yoksun bireysel, ÖZGÜR ve içi boş kafalar. Nefsini tanımamış bireye özgürlük verirsen, özgürlük hakkını nefsine vermiş olursun. Nefse özgürlük, ruha tutsaklıktır. Amanın ruhun ne önemi var, varlığı bile henüz bilimsel olarak kanıtlanmamış bir olgu için kendimizi mi kısıtlayacağız. İşinize gelince bilim tabi. Vallahi bilimin de ne olduğunu bilmiyorsunuz. Sağdan soldan haberlerde, küçük blog yazılarında ya da YouTube videolarında söyledikleri kadar. Boşver bunlar bize yeter. Hem hangi birine yetişelim canım. Zaten geçinmek zor. Birde okuyarak vakit mi kaybedelim. Siz hiç zahmet etmeyin zavallı kardeşlerim, merakta etmeyin sizin yerinize okudukları gibi sizin seçim hakkınızı da sahip olurlar. Sonra küçük YouTube videolarında duyduğunuz şeyleri papağan gibi tekrarlarsınız. Zannedersiniz ki ulan adam mantıklı söylüyor. Bundan başka bir perspektif olamaz o halde bende bunu söylemeliyim dersiniz. Mantığın kurallarına hakim olduğumuz için her konu da mantıklı demekten geri durmazsınız. Neyse yauvv eleştir, eleştir nereye kadar. Bu tatlı özgürlük savaşımı yarıda bırakıyorum zira özgür bir bireyim ben. (ters ünlem)


Yorumlar